Az bilinen Kapadokya

Goreme, Nevsehir, Cappadocia, Turkey, March 2014. Hot air ballooning over the fairy chimney valleys of Kapadokya. Photo by Frits Meyst / MeystPhoto.com
Kapadokya’nın yüzey şekilleri, sıcak hava balonundan bakınca daha da hipnotize edici. Fotoğraf: Frits Meyst / MeystPhoto.com

TEMPO TRAVEL (Sonbahar 2014) – Evet biliyoruz, Kapadokya üzerine söylenmedik söz kalmadı. Kızıl vadileri, kaya yerleşimlerini, peribacalarını giden gitmeyen herkes ezberledi. Ama bu masal diyarı hâlâ şaşırtıyor: Espritüel balon pilotlarından cool çömlek ustalarına, uzaydan görünen heykellerden Kızılırmak’ta gondollara ve Guinness Rekorlar Kitabı’na girmiş tuhaf bir müzeye, Kapadokya’dan ezber bozan notlar burada. 

Yazı: Özlem Numanoğlu / ozlem@doganburda.com

İster kahve höpürdet, ister adrenalin pompala

* Kır kahvesi: Kızılırmak, Avanos’un merkezinden yeşil yeşil, sakin sakin akıp gidiyor. Salkım söğütlerin gölgelediği kıyıları öyle keyifli ki, öğle vakti ördekler bile siesta’da. Bu saatlerde en güzeli kenardaki kır kahvesine (Kıyı Cafe) çekilip, tavla atmak ve buzz gibi bir limonata içmek.
* Gondol: Kızılırmak sadece kıyısında hülyalara dalmak için değil. Suya daha yakın olmak isterseniz, Kapadokya Jet Boat & Gondola firması size bir can yeleği ve dilerseniz güneşe karşı bir şemsiye veriyor ve özel eğitimli kaptan eşliğinde Kızılırmak’ta gondol sefası başlıyor. Nehrin bulanık yeşil sularında ben de 10 dakikalığına tatlı tatlı salınıyorum. Güzel mi? Güzel. Ama ne yalan söyleyeyim; aklım jet botta! Ona geçmeden fiyatları belirtip, gondol faslını kapatalım: Altı kişilik gondolda 10 dakikalık turun bedeli, yerli turistler için 50 TL. (Bu rakam gondolun kalkış bedeli; yani tek kişi de binseniz aynı ücreti ödüyorsunuz.) Gondol turları, yakındaki baraj nedeniyle, ancak nehirdeki su seviyesi uygun olduğunda yapılabiliyor.

Gondolla-22*Jet bot: “Kıyıda ayaklarımı uzatayım, Türk kahvemi höpürdeteyim”cilerdenseniz, bu seçenek sizi pek açmayabilir. Jet bot, heyecan arayanlar için. Donanımı yine gondolla aynı, ama bu kez şemsiye çıkıyor, devreye kask giriyor. Kaptan uyarılarını sıralıyor ve altın kuralı defalarca tembihliyor: “Sıkı tutunun!” Motorun çalışmasıyla, Avanos’un merkezindeki iskeleden jet hızıyla uzaklaşmamız sadece birkaç saniye sürüyor. Nehrin biraz daha genişlediği kısımlara geldiğimizde, kaptan -önceden anlattığı gibi- başparmağıyla dönüş işareti yapıyor ve 360 derecelik sert dönüşlerle yüreğimizi ağzımıza getiriyor. İşin en zevkli anı da bu! Ha, bir de suların başınızdan aşağı sağanak gibi yağması! Biz, oradan oraya savrulurken, fonda sazlıklar, kaya duvarlar, evler, insanlar hızla kayıp gidiyor. Aynı firmanın düzenlediği 20 dakikalık turların kişi başı bedeli 50 TL. www.kapadokyajet.com

JetBoat1

Kızılırmak çamurlarıyla çömlek yap!

Elini çamura bulamaktan çekinmeyen biriyseniz, Kapadokya’daki çömlek atölyeleri bir oyun parkı kadar eğlenceli olabilir. Bizim için bu adres, Avanos’taki venessa seramik, hocamız 18 yıllık tecrübesiyle Hasan Usta. Tezgâhının başına geçiyor, eline Kızılırmak’ın yataklarından çıkarılmış bir parça kırmızı çamur alıyor ve parmaklarını ıslatıp, ayağıyla çömlekçi çarkını döndürmeye başlıyor. Bu el-ayak koordinasyonunun mahsulü birkaç dakikaya çıkıyor: Sevimli bir şekerlik. Artistik şovunun sonunda bize soruyor: “Denemek isteyen var mı?”

Gönüllü iki ‘cengâver’den biriyim. İlkimizin denemesi çamurun yine çamura dönüşmesiyle sonuçlanıyor. sıradaki benim. Üstüm başım kirlenmesin diye verdikleri şalvarı üzerime geçiriyor, yüzüğümü çıkarıyor ve manasız bir iddiayla ustaya soruyorum: “Ne yapayım?” “Ooo, hemen usta oldun desene” diye dalgasını geçiyor. Süreç, çarkı bile çevirmeyi becerememem, ustanın “Ben çeviririm, sen çamura bak” demesiyle sürüyor. Birkaç dakika sonra, elimin altında minik bir kâse şekillendirmeyi başarıyorum. Karizmayı daha fazla çizdirmemek adına, “Bu tamamdır ustam” diyorum. Belli belirsiz bir “aferin”i kapmış gibiyim. Minik zaferim, şu an evde bozuk para kâsesi olarak hizmetlerini sürdürüyor. Ama bu kâseyi asla yıkamamam ve fazla ıslak bir bezle silmemem gerekiyor. Aksi halde yine çamura dönüşmesi an meselesi.

Zira profesyonelce yapılmış bir ürün, pek çok aşamadan geçiyor: Tornada şekillendiriliyor, 15-20 gün kurutma odasında bekletiliyor, özel fırınlarda 16 saat boyunca çok yüksek ısıda pişiriliyor, dekorlanıp boyanıyor, sıra batırılıp ikinci kez ateşe veriliyor ve en sonunda sağlam çıkan ürünler sergiye konuluyor. seramik yapımında iki yüzyılı devirmiş bir aileye ait venessa seramik, bölgenin meşhurlarından. hollywood yıldızı Nicolas Cage de buradan alışveriş yapmış, duvarlarda fotoğrafları var. Hediyelik için iyi bir seçenek. www.venessaseramik.com

comlek
Ne yazık ki elimde Hasan Usta’nın iyi bir fotoğrafı yok. Ama olay bu karedeki gibi cereyan ediyor.

Bu heykeller uzaydan görünüyor

Göreme’ye bağlı Karadağ’ın ıssız tepeleri, üzerlerinde Stonehenge’i çağrıştıran mistik yapılar… Zaman ve mekânda bir kayma olmadı, hâlâ Kapadokya’dayız ve uzaydan bile görülebilen dünyanın en büyük arazi sanatı sergisine bakmaktayız. 2010 yılında açılan ve aynı yıl Nevşehir İl Genel Meclisi’nin AKP’li üyelerince, “Güzel bir heykel, ama ne ifade ediyor bilmiyoruz”, “Orada birçok sütun yapılmış, ama niye yapılmış bilmiyoruz” türünden sorularıyla inceleme konusu olan heykel park, ünlü Avustralyalı heykeltıraş Andrew Rogers’ın eseri. 10 bin 500 ton taş kullanılarak, Kapadokya halkının da katkısıyla üç yılda tamamlanmış.

Sergiyi yakından görmek için bir arazi aracına ihtiyacınız var. Ama uyaralım; eserler devasa ve bir kısmı sadece uzaktan ya da tepeden bakıldığında (mesela balondan) anlaşılabiliyor. Stonehenge çağrışımı yapan çalışma ise, sergiye de adını veren ‘Zaman ve Mekân’. Bir tepenin ucuna elips şeklinde dizilen altı metrelik 12 bazalt sütundan oluşuyor ve gezegenlerin güneşin çevresinde dönüşüne gönderme yapıyor. En yüksek kolonun üzerinde 23 karatlık altın kaplama bölüm var. Bu, gün doğumu ve batımıyla birlikte bir yansıma oluşturuyor. Yani ziyaretinizi bu saatlere göre ayarlarsanız, eserin dilini daha iyi anlayabilirsiniz. Anadolu figürlerinden ilham alan heykel park, 7 kilometrelik alanı ve toplam sekiz eseri kapsıyor. ‘Kâinata taşlarla fısıldayan adam’ lakaplı helkeltıraş Rogers’ın, Şili’deki Atacama Çölü’nden İzlanda’nın Akureyri Noktası’na pek çok yerde çalışmaları var.

TUR_GIFT_MAIN-01
Rogers’ın uzaydan görünen heykellerinden ‘The gift’ (Hediye)
time-and-space-cappadocia-turkey-andrew-rogers
Stonehenge çağrışımlı ‘Zaman ve Mekân’

Dünyanın en tuhaf müzelerinden: Saç Müzesi

Avanos’un sürprizlerinden biri, fantastik bir film setini andıran, Guinness Rekorlar Kitabı’na girmiş Saç Müzesi. 35 yıl önce geçen bir aşk hikâyesinden doğan müze, artık dünyanın en tuhaf müzeleri arasında anılıyor.

Hikâye şöyle: Çömlek ustası Galip Körükçü’nün büyük bir aşkla sevdiği Fransız sevgilisi, ülkesine dönerken ona bir tutam saçını yadigâr bırakıyor. Galip Usta, sevgilisinin saçını atölyesine asıyor ve soranlara hüzünlü hikâyesini anlatıyor. Gel zaman git zaman, bu hatıranın anısına, 16 bini aşkın kadın saçlarından bir tutam kesip atölyeye bırakıyor. Mağarayı andıran loş atölyenin tavanları, duvarları ve dar koridorları yavaş yavaş bu kadınların saçlarıyla doluyor. Tutamlarda; saçın sahibinin adı, telefonu ve adresi de yazılı. Çünkü Saç Müzesi yılda iki defa çekiliş yapıyor ve 10 kişi konaklama masrafları karşılanarak bir haftalığına Kapadokya’da ağırlanıyor. İçeride fotoğraf çekmeye izin yok, “Ama isterseniz saçınızı bırakabilirsiniz” diyorlar. www.chezgalip.com

sacmüzesi
Saç Müzesi’nin içinde her isteyen fotoğraf çekemiyor ne yazık ki…
galip_körükçü
Galip Körükçü

Bir pilot esprisi: “Merhaba, bu benim ilk uçuşum!”

Bir balon turu sizi sabahın köründe yatağınızdan kaldıracaktır ama söylenmeyin, bütün o hengâmeye değiyor. Yükseklik korkunuz yoksa, hamile değilseniz ya da bir başka geçerli sebebiniz bulunmuyorsa, balonla görmeden Kapadokya’dan ayrılmayın.

Biz, bölgenin en köklü (ve pahalı!) balon işletmelerinden Kapadokya Balloons ile uçma şansı yakaladık. Gün ağarmadan sizi otelden alıp ofislerine getiriyor, balona binmeden midenize bir şeyler girsin diye çay, poğaça vb. ikram ediyorlar. Şömineli ofis, Avrupalı ve Uzakdoğulu turist kaynıyor, tek tük de Türk var. 10-15 dakikalık bekleyişin sonunda, görevlilerin ‘tuvalet’ uyarısıyla, Uzakdoğulular, sadece biz Türklerden beklenecek bir çeviklikle tuvalet kapısının önüne yığılıveriyor. Onları olay yerinde bırakıyor ve bizi balona götürecek cipe geçiyoruz.

Balonların kalkış noktası, rüzgârın yönüne göre gün gün değişebiliyor. Sivil Havacılık, geçen yıl iki balonun çarpışmasıyla meydana gelen kazada üç kişi hayatını kaybedince tedbirleri daha da artırmış. Artık kurumdan ‘olur’ çıkmayan günlerde uçuş yapılmıyor. Neyse ki, bugün böyle bir sıkıntımız yok. Hava ılık ve rüzgârsız. 10-15 dakika sonra, o günün kalkış noktası Zelve’deyiz. Sarılı mavili dev balonlar yere serilmiş, içlerine LPG şirketlerinden temin edilen helyum ve propan gazları pompalanarak şişiriliyor. Alevler, sanki bir ejderhanın ağzından çıkıyormuş gibi korkunç seslerle balonun içini yalıyor. İzlemesi zevkli, herkes fotoğraf makinelerine yapışmış durumda.

Goreme, Nevsehir, Cappadocia, Turkey, March 2014. Hot air ballooning over the fairy chimney valleys of Kapadokya. Photo by Frits Meyst / MeystPhoto.com
Balon helyum gazıyla şişiriliyor. Fotoğraf: Frits Meyst / MeystPhoto.com
kapadokya_balon_tempodergisi
İçinde bulunduğumuz balondan Kapadokya işte böyle görünüyor. 25 balon şirketinin bulunduğu Kapadokya’da, aynı anda 100 balon kalkış yapabiliyor.  Fotoğraf: Özlem Numanoğlu

Bu sırada, yakınlardaki tepelerin ardından balonlar birer birer gökyüzüne yükselmeye başlıyor. Nihayet bizim balonun da karnı doyuyor ve havalanıp gitmemesi için uzun halatlarla zaptediliyor. Biz yolcular için artık sepete atlama vakti. Beş-altı yolcu, bir metreden biraz daha yüksekçe sepetten tırmanıp pilotumuzla tanışıyoruz. “Merhaba ben Barış. Bu benim ilk uçuşum!” diyor. Bir an donup hızla çözülüyoruz. Dalga geçiyor tabii! Birkaç dakika sonra, cebi heyecanlı heyecanlı çalmaya başlıyor; ‘Görevimiz Tehlike’ müziğiyle… Gülme sırası bizde. Barış pilot, ortamı biraz daha ısıtmak için lafı geceki Brezilya-Almanya maçına getiriyor. Dünya Kupası’nda Almanya’nın Brezilya’yı 7-1 dağıttığı efsane maçın sabahındayız ve tesadüfe bakın ki, balonda bir Alman ile bir Brezilyalı var. “Brezilyalı mısın?” diyor bir yolcu diğerine. Brezilyalı sessizce onaylıyor. “Desene” diyor öbürü, “artık Almansın.”

Az sonra havalanacak olmanın gerilimi, acımasız espriler ve kahkahalarımızla uzaklaşıp giderken, halatlar bırakılıyor ve hooop bir anda yerden yükseliyoruz. Zamanlama harika; gün doğuyor ve her yanı şeker pembeye boyuyor. Vadilerde rengârenk balonlar süzülüyor. Sessizlik neredeyse gerçeküstü seviyede (balonu havada tutan gazın pompalanırken çıkardığı o ejderha sesleri hariç).

Goreme, Nevsehir, Cappadocia, Turkey, March 2014. Hot air ballooning over the fairy chimney valleys of Kapadokya. Photo by Frits Meyst / MeystPhoto.com
Bir balonun maliyeti 500 bin TL civarından başlıyor, kapasitesine göre bu rakam yükselebiliyor. Fotoğraf: Frits Meyst / MeystPhoto.com

Dondurmaya benzeyen iki renkli vadiler, peribacaları, birbirinden tuhaf kaya oluşumları ve yerleşimleri altımızdan akıp gidiyor. Sessizliğin ve manzaranın büyüsünü ara ara Barış pilot bölüp, bölgeye dair kısa bilgiler veriyor. Bazen de balonu, mesela bir peribacasına çokça yaklaştırıp ödümüzü kopartıyor. Bizimle eğlenmekten için için keyif aldığı belli. Neyse ki, balondakilerin mizah duygusu yerinde. Sıkıntı yok, mutluyuz. Bu muazzam macera yaklaşık bir saat sürüyor.

Bitiminde, balonu yerden ciple takip eden aynı ekip karşılıyor. Hafif sert bir iniş yapıyoruz ve halatlar yine görevlerini görüyor. Balon kontrol altına alındıktan sonra yere seriliyor ve içindeki gaz üzerinde yürünerek çıkartılıyor. Bu eğlenceli ama uzun işi ekibe bırakıp, maceramızı kutlamak üzere şampanya seremonisine geçiyoruz. Pilotumuz, üzerlerinde adımızın yazılı olduğu sertifikalarımızı veriyor ve son esprisini patlatıyor: “Sabahın 5’inde içe içe, Kapadokya’daki bütün pilotlar alkolik olduk.” (Balon turu kişi başı fiyatı 160 euro. / www.kapadokyaballoons.com)

** KAPADOKYA’DAN KISA KISA  ** 

paşabağı

Dev peribacalarını yakından görmek, içlerine girip çıkmak ve kıvrımlarını incelemek için Paşabağı ideal bir nokta. Fotoğraf: Özlem Numanoğlu

uchisar
Nuri Bilge Ceylan’ın ‘Kış Uykusu’ filminin afişindeki çarpıcı Uçhisar manzarasını çıplak gözle görmek için, Güvercinlik Vadisi’ndeki nazar boncuğu ağacını bulun ve Uçhisar Kalesi’ne doğru bakın. Oraya kadar gitmişken siz de bir dilek tutabilir ve yanındaki mağazadan nazarlık alıp ağaca asabilirsiniz. Fotoğraf: Özlem Numanoğlu
göreme
UNESCO Dünya Miras Listesi’ndeki Göreme Açıkhava Müzesi, kaya oluşumlarını ve içlerindeki kiliseleri görmek için bir numaralı adres. Fotoğraf: Özlem Numanoğlu

 

IMG_4028
Dindar Hıristiyanlar, Göreme Açıkhava Müzesi’ne hacı olmak için geliyor. Çoğuna dimdik merdivenlerden çıkılan kiliselerin bazıları (mesela Karanlık Kilise) muhteşem fresklerle bezeli. Freskler kadar şekil verilmiş kayalar da etkileyici. Fotoğraf: Özlem Numanoğlu

 

goremetempo
 Göreme Açıkhava Müzesi’ne iki buçuk-üç saat ayırın, yoksa ya çok yorulursunuz, ya da bir yerler eksik kalır. Fotoğraf: Özlem Numanoğlu

** PRATİK BİLGİLER ** 

HAFTA SONU YETMEZ! Kapadokya’nın hafta sonuna sığdırılacak bir imajı olsa da, gerçek öyle değil. Kapadokya, geniş bir alana yayılıyor. Göreme, Avanos, Ürgüp, Ihlara Vadisi ve Derinkuyu önemli noktalar. Her bölgenin ayrı bir özelliği var; mesela kimi peribacalarıyla ünlü, kimi yeraltı şehirleriyle. Dolayısıyla, Kapadokya’yı iki güne sığdırmak, bölgeyi koştura koştura gezmek ve hiçbir şeyin tadını tam olarak alamamak demek.

jeep safari1

* OTOMOBİLLE GEZİN! Turla gitmiyorsanız, Kapadokya’nın hakkını vermek için otomobil şart. Böylece, birbirine uzak ama gidilmesi elzem noktalar dert olmaktan çıkar, yol kenarlarında durup ilginç kaya oluşumlarına vakit ayırabilir, olmadık yerlerdeki küçük atölye ve dükkânları rahatça gezebilir ve pek az yerde karşılaşabileceğiniz muhteşem yol manzaralarına karşı mola verebilirsiniz.

kapadokya_tempotravel
Yol manzaraları durup uzun uzun seyretmelik. Fotoğraf: Özlem Numanoğlu

 

* YAZIN UZAK DURUN! Kapadokya’yı güneşin insafa geldiği ilkbahar ve sonbahar aylarında gezmekte fayda var. Kışın iklim sert ama bölge karlar altındayken yapılan balon turunun çarpan etkisi yarattığı söyleniyor.

** NEREDE KALINIR? ** 

Anatolian Houses: Göreme’de, kayaya oyulmuş lüks bir otel. 33 odası var ve hepsi birbirinden farklı; turla gelen turistlere kurayla dağıtılıyor. Ortama mağara kokusu ve Türk çizgileri hâkim. Odalarda ve otelin çeşitli yerlerinde, camekânlar içinde Türkmen kıyafetleri, çanak çömlekler ve ok uçları sergileniyor. Bunlar, Nevşehir Müzesi’ne kayıtlı. Otelde bir de Hint restoranı (Indian Rasoi) var. Bir Bollywood filmi ve ‘Emanet’ dizisi burada çekilmiş. İki kişilik oda-kahvaltı fiyatı 220-2.000 euro arası. www.anatolianhouses.com.tr

anatolianhouses* Uçhisar Kaya Hotel: Dünyanın ilk kaya oyma oteli. Türkân Şoray ve Kadir İnanır’ın oynadığı ‘Dila Hanım’ filminin bazı sahneleri burada çekilmiş. Güvercinlik Vadisi manzaralı, havuzlu ve harika bir bahçesi var. Bir Fransız aile yedi yıldır her yaz buraya gelip, bütün günlerini bahçede geçiriyormuş. İki kişilik oda-kahvaltı fiyatı 80-90 euro arası. www.uchisarkayaotel.com
* DoubleTree by Hilton: Avanos’ta, sarı Nevşehir taşından yapılmış sıcak, konforlu ve pratik bir otel. Masaj seçenekleri ve özellikle açık havuzu çok çekici. İki kişilik oda-kahvaltı fiyatı 140 euro. Kışın fiyatlar düşüyor. www.hilton.com.tr

** NASIL GİDİLİR? **

THY’nin her gün İstanbul-Nevşehir seferleri bulunuyor. Bir saat 15 dakikalık uçuşun ardından Kapadokya Havalimanı’na inerken, sizi bozkırda kıvrıla kıvrıla ilerleyen, Türkiye’nin en uzun nehri Kızılırmak selamlıyor.