Kategori: Seyahat

Douglas Adams, gergedanlar ve Büyük Set Resifi

Douglas Adams Fotoğraf: Christina Franco

“Bir kenarda biz İngilizler oturuyorduk. Kokuşmuş bir bulaşık bezi gibi her yanından sular sızan gri kuzey göğünün altında birbirimize sokulmuş oturan biz zavallı, gri, ıslak yaratıklar, en sert şekilde cezalandırmak istediklerimizi Büyük Set Refisleri’nin güney ucundaki Tasman Denizi’nin kıyısına gönderip orada güneşte oturmalarını, belki biraz da sörf yapmalarını istemiştik. Avustralyalıların yalnızca İngilizler için kullandıkları özel bir tebessümleri olmasına hiç şaşırmamamız gerekiyor.”
“Bir Mantaya Tutunmak”-Kuşkucu Somon / Douglas Adams

Fotoğrafı yoksa, yaşanmamış mı sayılır?

Başında, “telefonlarınızı cebinizde tutun” diye uyarıldığımız konserin sonu. Instagram kullanıcısı @ducht da çoğumuz gibi bir kare çekip paylaşmış.

(TEMPO TRAVEL, 2017) – “Bu şehrin havası da Seattle’ınki gibi berbat” diyor sahnedeki adam, “ama bir şey eksik, onu da ben getirdim.” Yanındaki eski kayıt cihazına uzanıyor. Bir saniye sonra Pasifik Okyanusu’nun dalgaları, Amsterdam’daki bir konser salonunda yankılanmaya başlıyor. Karşımızda, elinde ukulelesiyle ufak tefek bir rock yıldızı oturuyor. Minik enstrümanı seyirciye gösterip, “belki beni biraz daha uzun gösterir” diyerek, durumu da durumu da, boyunu da tiye alıyor. Sonra Donald Trump’ın küçük ellerini hatırlatıp, “aslında ona da yakışır” diyor. Derken; rüzgâr gibi esmek, kendi aklını terk etmek ve günbatımıyla yarışmak isteyen bir adamın şarkısını söylemeye başlıyor Eddie Vedder.

Yolun çağrısı

“Yalnız olmak her zaman bana gerçek bir yer gibi gelirdi, sanki bir varoluş biçimi değil, kendim olmak için çekilebileceğim bir oda gibiydi. Pasifik Dağ Yolu’ndaki radikal yalnızlık bu duyguyu değiştirdi. Yalnızlık artık bir oda değil, tüm dünyaydı ve artık ben orada, daha önce hiç yapmadığım bir şekilde işgal ettiğim bu dünyada yalnızdım. Başımın üzerinde bir çatı bile olmadan böylesine serbestçe yaşamak, bana dünyayı hem çok büyük, hem de daha küçük gibi hissettirdi. Şimdiye kadar dünyanın büyüklüğünü tam olarak kavramamıştım. Her kilometreyi yürüyüş hızının bir ölçüsü olarak görene dek, bir kilometrenin bile ne kadar fazla olabileceğini anlamamıştım. Ama bu yalnızlığın tersi de vardı: Yol ile kurduğum o garip yakınlık, o sabah yanından geçtiğim bodur çamların ve maymun orkidelerin, sığ akarsuların daha önce yanlarından geçmemiş olmama rağmen tanıdık ve bildik gelişi.”
Cheryl Strayed – Yaban

Karanlıkta Ayasofya

Ayasofya’nın muazzam kubbesinin zeminden yüksekliği 55.60 metre,
çapı ise 30-31 metre civarında. Fotoğraf: Gökhan Tan

TEMPO TRAVEL (İLKBAHAR 2018) – Gişe kuyruklarının, gürültücü turist gruplarının olmadığı, boş ve sessiz bir Ayasofya hayal değil. “Müzede bir gece” turlarına Ayasofya’nın şöhretli kedileri ve kuşları da eşlik ediyor.

Yeraltındaki İstanbul – II

Topkapı Sarayı 3’üncü avludaki sarnıç / Fotoğraf: Saygun Dura / İTÜ Arşivi
Topkapı Sarayı 3’üncü avludaki sarnıç / Fotoğraf: Saygun Dura / İTÜ Arşivi

ATLAS İSTANBUL (2015-16) – Zülfü Livaneli’nin 20 küsur yıl önce Anemas Zindanları’nda çektiği “Şahmaran” filminde, Rana Cabbar’ın hayat verdiği eski define avcısı Ali Dede, zindanın derinliklerinde kaybolan torunu Yusuf’u ararken, bir yandan da onunla beraber bu uğursuz yere giren çocukları kalaylar: “Nasıl girersiniz buraya! Bu mendebur zindanın bir ucu Topkapı’ya, öteki ucu Haliç’e gider. Kimleri yutmadı burası. Kilometrelerce dehlizle doludur bu zindan. Deli misiniz siz!”

BİR RÖNESANS ŞOVU: İTALYAN BAHÇELERİ

Rönesans kültürünün en etkileyici örneklerinden biri Tivoli'deki Villa d'Este'nin simetrik bahçesi.
Rönesans kültürünün en etkileyici örneklerinden biri Tivoli’deki Villa d’Este’nin simetrik bahçesi.

TEMPO (Mayıs 2016) – Bugün İtalya dünyanın en görkemli bahçelerinden bazılarına ev sahipliği yapıyorsa, sebebini çok uzaklarda arayabiliriz. 500 yıl önce, yaşamın pek çok alanında olduğu gibi bahçelerde de devrim yaratan Rönesans, doğayı sanatla ve mimari disiplinle buluşturdu. Kolayca aşka düşebileceğiniz bu köklü kültürün minik bir örneği şimdi Akdeniz’de.