TEMPO (Aralık 2015) – Dünya süratle değişiyor. Yarım asır sonra kimse organ bağışı çağrısı yapmayacak. Kıyafetlerle dolup taşan gardıroplarımıza veda edeceğiz. Dünya’yı ağır sanayiyle kirletemeyecek, fosil yakıt kullanamayacağız. Ve belki işe bile gitmeyeceğiz. Nasıl mı? Alanının uzmanları bizleri aydınlatıyor.
Etiket: Tıp
Güzellik diktatörlüğü
TEMPO (Aralık 2014) – Küçükken, prensesin güzel olmadığı tek bir masal bile duymadık. Barbie gerçekten yaşasa, o anatomiyle ayakta bile duramazdı, ama kız çocukları ona taptı. Pamela Anderson’ın göğüsleri silikondu, yine de ilahe muamelesi gördü. Modacılar sıfır beden modellere düşkündü, aslında o kadınlar düpedüz iskeletti. Şimdi de Renée Zellweger’in kötü estetiği ve Kim Kardashian’ın Photoshop’lu kalçasıyla uğraşıyoruz. Güzel olma çabası, teknolojinin ve tıbbın gelişimiyle çığırından çıksa da, “Yeter artık!” diyenler artıyor.
Birayı nasıl bilirsiniz?
TEMPO (Kasım 2014) – “Bira göbek yapar mı?” sorusunu gözü kapalı cevaplayacak bir gelenekten gelebiliriz. Neyse ki, bilim bizim gibi ezberci değil. Dünyanın bir yerlerinde bilim adamları, bu ve benzeri soruların peşinde, birayı didik didik ediyor. Bira mabedi Brüksel’den bildiriyoruz.
Bir bonzai bağımlısı soruyor: “Anne, benim eski halim nasıldı?”
(TEMPO – Eylül 2014) – Ölümler, krizler, operasyonlar… Her gün bir bonzai haberi geliyor. Polisin ilgisizliğinden yakınan bazı mahalle sakinleri bonzai çetelerine karşı kendi savaşlarını başlattı. Sokaklardaki gidişat ürkütücü. İki çocuğu birden bu maddenin batağına düşen bir aile ile konuştuk. Baba, cezaevinde bonzai bulamaz diye çocuğunu hapse attırmayı bile düşünmüş, tövbe etmesi için Menzil tarikatına yollamış. Ailenin zor imtihanını kendilerinden dinledik.
Artık alt kültür değil, moda: Dövme
TEMPO (Ağustos 2014) — Dövme çeyrek yüzyıl öncesine kadar alt kültürdü. Yavaş yavaş o da popülerleşti, normalleşti ve en sonunda sıradanlaştı. Artık sadece farklı olmak isteyen değil, aynı olmak isteyen de dövme yaptırıyor. Çünkü dövme bir trend. İlgi öyle yüksek ki, sorular peşinden koşturuyor. Dövme konusunda hevesli, kararsız ya da önyargılı olabilirsiniz, o halde fikirlerinizi gözden geçirmek için uzmanlara kulak verin.
“Beynimizin sadece yüzde 10’unu kullansaydık, bitkisel hayatta olurduk”
TEMPO (Ağustos 2014) – Süper-zeki olmak, maddeyi kontrol etmek, düşünce okumak, acıyı hissetmemek… Luc Besson’un felsefe soslu aksiyon/bilimkurgusu ‘Lucy’ye göre, beynimizin yüzde 100’ünü kullanırsak bütün bunları yapabiliriz. Bilim adamlarının yaka silktiği “Beynimizin yüzde 10’unu kullanıyoruz” miti üzerinden yürüdüğü için bolca eleştirilen filmi, Dr. Muzaffer Kaşer ile konuştuk. Cambridge Üniversitesi’nde nörobilim alanında doktora yapan Kaşer, “Beynimizin sadece yüzde 10’unu kullanabilseydik, muhtemelen bitkisel hayatta olurduk” diyor ve ekliyor: “Beynimizin tamamını kullanıyoruz.”
Müstakbel akıl hastalığı: İnternet bağımlılığı
TEMPO (Ocak 2013) – Beynimizin bize oynadığı yeni oyuna hoş geldiniz: Bilimsel adı ‘internet kullanım bozukluğu’, bilinen adı ‘internet bağımlılığı’. Tıpkı alkol ve uyuşturucu gibi, beynin haz merkezini tetikliyor. Dünyanın ‘akıl hastalığı’ olarak kabul etmeye hazırlandığı bu yeni bağımlılığı tanımak ve anlamak için İstanbul’daki klinikleri ziyaret ettik.